Kuşku yok, Hollanda’da PVV lideri Geert Wilders’in sandıktan zaferle çıkması Avrupa siyasetinde büyük bir siyasi sarsıntı yarattı. Aşırı sağın Hollanda’da hükümet kuracak kadar yükseldiğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor gelişme.
Ancak beni, elbette üzerinde konuşulmaya değer de olsa, seçimin hayli olumsuz olan sonuçları değil, VVD lideri Dilan Yeşilgöz – Zegerius adlı göçmen düşmanı sağcı göçmen politikacının, PVV lideri aşırı sağcı Geert Wilders’a “hayat veren“ kişi olması ilgilendiriyor. Hemen belirtelim, Yeşilgöz Hollanda siyasetinde pek saygıyla anılan bir isim değil; çok da ilkeli olmadan tuttuğunu koparırlığına atfen “Yüksek Topuklu Pitpull“ diye söz ediyorlar ondan. Sevimli bir sıfatlandırma olduğu söylenemez tabii.
Kampanyanın başında çok az kişi Wilders’i ciddi bir aday olarak görüyordu ancak Yeşilgöz-Zegerius, Wilders’in Özgürlük Partisi ile birlikte bir koalisyonda görev almayı düşünebileceğini söyleyerek ona bir can simidi uzattı. Böylelikle Wilders’a giden oyların boşa gitmeyeceği düşüncesi sağcı seçmenin büyük çoğunluğunu Wilders’a yöneltti. Oysa Yeşilgöz-Zegerius‘un partisinin kendisinden önceki lideri, eski Başbakan Mark Rutte Wilders’le koalisyon görüşmeleri yapmayacağını açıkça belirtmişti.
Hırslı, ne olursa olsun başbakan olmayı hedefleyen, bunun için en sağ düşünceleri dile getiren, nihayet hükümette ülkenin aşırı sağcı lideri Wilders’la bile birlikte olabileceğini söyleyen Yeşilgöz-Zegerius’un bu gafından Wilders de son derece başarıyla faydalanmış oldu.
Tabii atılan pas konut konusunda söyledikleriyle, yaşlılar için ücretsiz ulaşım vaadiyle birlikte düşünüldüğünde kendi seçmeninin dışındaki kesimin de desteğini aldığı anlaşılabilir. PVV bir sağcı parti olarak çok kurnazca bir propaganda yürüttü gerçekten. Wilders aslında sahte bir sol söylem tutturdu. Kendisini yoksullar için varmış gibi sunmayı başardı. Bunu yaparken argümanlarını da çok ama çok ılımlı bir biçimde ileri sürdü. Bu yüzden muhalifleri 60 yaşındaki Wilders’i “kuzu postunda bir kurt“ olarak değerlendiriyor.
Kurulacak bir koalisyondan dışlanmayacağına inandığı için sağcıların önemlice bir bölümünün destek verdiği Wilders, önceleri belirli bir kesimce benimsenen Avrupa Birliği karşıtı görüşlerini daha da yaygın hale getirebildi. Önerilerinden biri Avrupa Birliği’nden ayrılma konusunda bağlayıcı bir referandum yapılması. Ayrıca Hollanda’nın uluslararası iklim yükümlülüklerinden çekilmesini istiyor, göçün de büyük ölçüde azaltılması çağrısında bulunuyor elbette.
Partisinin seçim bildirgesinde Hollanda’nın “devam eden iltica tsunamisi ve kitlesel göç nedeniyle ciddi şekilde zayıfladığı” belirtiliyor. Ukrayna’ya yardım göndermeyi durdurma sözü verdi, Kuran’ın yasaklanması, camilerin kapatılması çağrısında bulundu. Ancak seçim gecesi yaptığı konuşmada bir koalisyon anlaşması sağlamak için uzlaşmaya hazır olduğunu söyledi, bu nedenle bu politikaların kaçını uygulayabileceği belli değil.
Tabii ki Başbakan olması garanti değil, Yeşilgöz’ün garantisinin olmadığı gibi. 1982’de Hollanda İşçi Partisi en çok sandalyeyi kazanmış ancak merkez sağdaki rakipleri iktidar koalisyonunun başına geçmişti. Bir koalisyon hükümeti kurulacak Hollanda’da. Kendisi değil de, Yeşilgöz Başbakan olduğunda koalisyon hükümetinin büyük ortağı olacak Wilders. Seçim gecesi çark edip geri adım atmış da olsa Yeşilgöz – Zegerius koalisyonda onunla ortaklık yapacağını duyurmuştu.
Yeşilgöz-Zegrius’un böyle bir koalisyona katılmasında şaşırtıcı bir yan aslında. Göçü engelleme, sığınmacıların aile birleşimi haklarını kısıtlama sözü veren biri sonuçta o da. Wilders’ın “sıfır sığınmacı” politikası ile sınırları kapatma çağrısına uygun görüşler bunlar.
Şunu da ekleyelim tabii. Hükümete girme şansının belirmesi üzerine Wildres tutumunu hayli yumuşattı. Hollanda’daki yaklaşık bir milyon Müslüman da dahil olmak üzere “tüm Hollandalılar” için Başbakan olma sözü verdi. Manifestosunda camilerin yasaklanması çağrısından vazgeçerek göç, sağlık gibi diğer önceliklerin daha önemli olduğu konusunda ısrar etti.
Aldığı zafer küçümsenemez, bu zafer, Avrupa’nın aşırı sağcı liderleri tarafından, önümüzdeki yıl milliyetçi partiler ile AB yanlısı partiler arasında bir savaşa sahne olacak gibi görünen Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde oyunun kurallarını değiştiren bir gelişmeye yol açacak.
Sonuçta beni ilgilendiren Dilan hanımın yediği halt. Dilan Yeşilgöz-Zegerius adlı sağcı göçmen politikacı Başbakan olsa da olmasa da kendini de ülkeyi de Wilders’a teslim etti.
“Yüksek Topuklu Pitbull Kaın” topuklarıyla göçmen ezerken yanında Wilders da olacak yani.
Özeti bu.